-
1 can
can [dʒan] s\can başına sıçramıştı ( fig) die Angst saß ihm im Nacken\can vermek ( ölmek) ums Leben kommen, sterben; ( canlanmasına yol açmak) zum Leben erwecken\can çıkmayınca [o çıkmadan] huy çıkmaz ( prov) die Katze lässt das Mausen nicht3) ( insanın kendisi)\can cümleden aziz ( prov) jeder ist sich selbst der NächsteHasan \canımı acıttı Hasan hat mir wehgetanbenimle beraber dört \canız mit mir zusammen sind wir vier Seelen [o Personen]6) \can çekişmek mit dem Tod ringen
См. также в других словарях:
canlandırmak — i 1) Canlanmasını sağlamak, canlanmasına yol açmak 2) Yaşatmak, birinin kılığına girmek 3) Canlılık, tazelik, dirilik getirmek Güller tazelikleri, renkleri, biçimleriyle salonu canlandırmışlardı birden. C. Uçuk 4) mec. Yoğunluk, etkinlik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
can vermek — 1) ölmek Bir otel odasında tek başına can veren bir insan, herkeste ayrı bir hüzün yaratır. H. Taner 2) ruha güç vermek Bu sözleriniz bana can verdi. 3) canlanmasına yol açmak Bahar toprağa gene can verdi. F. R. Atay 4) bir şeyi çok istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük